Blog

7 Mart 2022

Bir Konuk Bin Konu Ebru Arıcı

8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kapsamında, bu hafta içi MÜKAD olarak yapacağımız etkinliklerle, çalışan kadınlarımızı, çalıştıkları sektörlerle ilgili haberleri, kendi sektörlerinde kadın olmanın getirdiği avantajları, dezavantajları, sektörel beklentileri ve daha fazlasını konuşacağız.

Bu bağlamda TÜREB başkanı Ebru Arıcı konuğumuz oldu, kendisi ile Rüzgar Enerjisi Sektörü ve bu sektörde ön plana çıkabilmiş bir kadın emekçi olarak bilgi ve deneyimleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu güzel sohbet ve ayırdığı zaman için Ebru Arıcı’ya teşekkür ediyoruz ve sizlere keyifli okumalar diliyoruz.

Ebru Arıcı kimdir? Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Merhaba MÜKAD-Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği’ne nazik davetleri için öncelikle çok teşekkür ederim. Kendimi kısaca tanıtmam gerekirse; 1974 Samsun doğumluyum, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümü mezunuyum.1998 yılı başından beri aktif çalışmakla beraber 2005 yılından beri çok yoğun olarak Yenilenebilir Enerji ve en başta rüzgar sektöründe çalışıyorum. Toplamda 6 bin MW üzerinde yaklaşık 120 projede aktif rol aldım.

  • Ebru Hanım, siz erkek egemen bir sektörde, TÜREB (Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı seçilerek, sektörünüzde kadın temsiliyeti açısından güzel bir örnek oldunuz. Bunun için sizi gönülden tebrik ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. Röportajımız 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü etkinliğimiz kapsamında yapıldığından, önce iş hayatınızda bir kadın olma profili üzerinden konuşup, daha sonra Rüzgar Enerjisi Sektörü ile ilgili sorulara geçelim istedik. Öncelikle neden ve ne zaman Rüzgar Enerjisi Sektörüne yöneldiniz? Bu kararı verirken sizi teşvik eden şey neydi?
  • TÜREB 2016-2019 yılları arasında Denetim Kurulu Üyeliği, 2019-2022 döneminde sırasıyla Yönetim Kurulu Üyesi olarak önce Genel Sekreter ve akabinde de Başkanlık yaptım. 20 Şubat 2022 Olağan Genel Kurulu ile seçilen Yönetim Kurulunda ise Kamu ve Yurt Dışı ilişkilerden sorumlu başkan yardımcısı olarak görevime devam ediyorum. Rüzgar enerjisi sektörünü seçmemin en temel sebebi öncelikle parçası olduğum sektörün hizmet ettiği amacı kıymetli bulmam, yatırım sürecinin disiplinler arası olması ve mesleğim gereği bu sürece katkı verebileceğime inanmamdır.

 

  • Çalıştığınız sektörde ön plana çıkan başarılı bir iş insanısınız. Bir kadın olarak karşılaştığınız avantaj ve dezavantajlar neler oldu? Sizinle aynı sektörde çalışan kadın arkadaşlarımıza kendi tecrübeleriniz bağlamında, çalışma hayatlarında neler tavsiye edersiniz?
  • Öncelikle çok teşekkür ederim. Son derece içten bir şekilde söyleyebilirim ki içinde bulunduğum sektörde kadın olmam sebebiyle sadece pozitif ayrımcılık yaşadım. Bu anlamda en ufak bir dezavantaj sayamam ki yaptığım iş gereği yoğun olarak sahada oluyoruz. Ayrıca ekibim uzun zaman sadece kadınlar oluşuyordu. Kadın olmak, doğuştan yetenekli olmak demek bence, hayata başlangıçta bahşedilen bu avantajımızı kullanmak yine biz kadınların elinde. En temel tavsiyem aslında cinsiyetten bağımsız olarak çok çalışmak, sonrasında kendine güvenmek. Başarılı olmak için bu sıralamayı takip etmek çok önemli

 

  • Rüzgar enerjisi sektöründe kadın çalışan ve kadın işveren/yatırımcı oranları nedir? Bu sektörde kadın istihdamı, ücretlendirmesi ve temsiliyeti açısından fırsat eşitliği sağlanıyor mu? Bu konularda eşitliği yakalayabilmek için neler yapmalıyız? Pozitif ayrımcılığa nasıl bakıyorsunuz?
  • Sektörde kadın dayanışması çok arttı biliyorsunuz ancak bu istihdam, ücretlendirme ve temsiliyet açısından fırsat eşitliği konusunun çözüldüğü anlamına da gelmiyor. Biliyorsunuz rüzgar sektörü aynı zamanda sanayi yoğun bir sektör de, ancak gururla söyleyebilirim ki TÜREB üyesi olan pek çok yatırımcı ve sanayici firmamız pozitif ayrımcılık penceresinden bakıyor ve kadın istihdamını çok önemsiyor. Eğitimler ve staj programlarında kadınlara öncelik veriyor. Umarım bu anlamda örnek olmaya devam ederiz. Ayrıca TÜREB olarak da yeni dönemde staj ve istihdam konusunda önemli projelerimiz var.

 

  • Türkiye’de aktif çalışan RES gücü nedir? Türkiye’nin elektrik üretiminin ne kadarı RES’ler tarafından karşılanıyor? Ülkemizin potansiyel RES kapasitesi nedir? İyi bir planlama ve teşvikle buna ne kadar zamanda ulaşabiliriz?
  • Türkiye’de şu anda işletmede olan 270 santral ile 10.700 MWe gücündeyiz. Ayrıca YEKA 1 ve YEKA 2 projeleri ile birlikte yaklaşık 5.000 MWe gücünde de izinler ve inşaat aşamasında olan projemiz var. Toplam kurulu gücün %10.6 sını oluşturan 270 adet santralimizle geçen sene toplam üretim içinde oranımız %9.77 ve santrallerimiz %37.4 kapasite faktörü ile çalışmış,ki bu oran Avrupa ülkelerinde %25 seviyesinde. 2007 Yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası verilerine göre 48 GW olan rüzgar potansiyelimizin bu sene hazırlanan Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlasında 100 GW olacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda mevcut santrallerin verimliliğini artırmak adına 2021 yılı aynı zamanda rüzgara hibrit olarak güneş enerji santrallerinin yatırımlarının başladığı bir yıldır.

 

  • Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynağı açısından rüzgar enerjisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Rüzgar enerjisi sektöründe yapılan yatırımlar, destekler ve politikalarla ilgili görüş ve beklentileriniz nelerdir?
  • Hem iklim değişikliğinin önemi ve sınırda karbon vergi düzenlemelerinin gelmek üzere olması, hem de sanayici açısından rekabette enerji fiyatlarının belirleyici olduğu bu zamanda yapılan düzenlemeyi çok önemli buluyor ve gerekli ikincil mevzuat düzenlemeleri ile yatırımların bir an önce hayata geçmesini, 2022 yılının lisanssız rüzgar enerji yatırımlarının yılı olmasını umuyoruz. Nisan ayında başvuruları alınacak olan YEKA RES 3 850 MW ilave güç getirecektir. Aynı zamanda yakın zamanda verilmiş olan 240 MW ve yeni verilecek olan yaklaşık 700 MW da kapasite artışı tahsisleri de büyüme ivmesini devam ettirecektir.

 

  • Türkiye’deki RES yatırımlarının kurulumunda yerli üretim oranı nedir? Yerli üretim oranının artırılması için neler yapılmalıdır?

Bu sektörde doğrudan 20 bin, dolaylı olarak 25 bin kişilik bir istihdam mevcut.

  • Öncelikle yerlileştirme kapsamında verilen teşvikleri sonucu, pek çok uluslararası firma Türkiye’de üretim yapmaktadır. Bugün rüzgar sanayinde kanattan kuleye, jeneratörden bağlantı elemanlarına kadar bir rüzgar türbininde bulunan binlerce bileşenin yaklaşık yüzde 65’i Türkiye’de üretilebiliyor.He geçen gün de hem yeni yatırımlar yapılmakta hem de mevcut yatırımlar kapasitelerini artırmaktadır.

 

  • İmalat ve montaj konusunda yeterliliğini dünya çapında kanıtlamış, pek çok güçlü Türk firmamız var. Ancak büyük ticari boyuttaki rüzgar santrallerinde tamamen yerli teknoloji, yerli mühendislik tasarımı yapabilen, tüm imalat ve yapım aşamalarında ve sonrasında da işletmeye alma süreçlerini kendi imkanları ile yapabilen, dünya piyasalarında bir alternatif olarak görebileceğimiz yerli firmalarımızın da olması için ne yapmalıyız?
  • Türkiye Avrupa’nın en büyük 5. Ekipman üreticisi konumuna geldi. Türbin üretiminde global dev statüsünde bulunan tedarikçilere uluslararası standartlarda ürün ve hizmet sağlayabilen son derece güçlü bir yerli sanayiden bahsediyoruz. Ayrıca Türkiye’de yapılan üretimin yüzde 70’inin ihracata yönelik olduğunun altını bir kez daha çizmekte fayda var.

 

  • Karbon emisyonlarını hızla düşürmek ve sıfırlamak için tüm dünyanın gayret içerisinde olduğu son birkaç on yıldır, RES’ler çevre dostu yenilenebilir enerji kaynağı alternatiflerinin en güçlülerinden biri olarak görülüyor. Ancak basında RES’ler zaman zaman doğal yaşama verdikleri zararlarla da gündeme gelebiliyor. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz? Özellikle Türkiye’deki RES’lerin yer seçimleri ile ilgili ne tür önlemler ve yaptırımlar var?
  • Rüzgar Enerji Santrali yatırımları yer seçimi sürecinden başlayarak işletme dönemleri dahil pek çok ulusal ve uluslar arası mevzuat hükümlerini yerine getirmektedir. Önlisans başvuru aşamasında özellikle yer seçimine ilişkin beyan ve taahhütler yer almakta ve bağlayıcı koşullar da içermektedir. Yaklaşık 6.5-7 yıl süren bir yatırım süreci olduğunu da düşündüğümüzde bu çalışmanın yer seçimindeki hassasiyet noktasını da anlayabiliriz. Bu anlamda yatırım zaten yer seçim döneminde uygun olmayan sahaları elemektedir. Ayrıca işletme döneminde de çevresel etkileri takip eden ve azaltma önlemlerini içeren bir dizi sorumluluk tanımlanmıştır. RES yatırımını çevresel etkisi yoğun olarak inşaat dönemini içeren bir faaliyet olarak tanımlayabiliriz.

 

  • Son yıllarda dünyada daha çok sayıda gözlemlemeye başladığımız deniz üstü RES kurulumu çalışmaları Türkiye’de de var mıdır? Deniz üstü RES’lerin avantaj ve dezavantajları konusunda sizin görüşünüz nedir?
  • 2018 yılında 1.200 MW bir duyuru yapılmıştı ancak sonuçlanmadı. Ancak o tarihten bu zamana hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hem de özel sektör bu konuda son derece ciddi çalışmalar yürütüyor.Öncelikli hedef de teknik hazırlıkların, finansman koşullarının, tedarik zinciri ve istihdam koşullarının belirlenmesi. Bu anlamda TÜREB olarak Türkiye Denizüstü RES Yol Haritası ve rüzgar elektrik santrallerinin kurulumlarına yönelik teknik, ekonomik ve çevresel etki çalışmalarına destek vermek için çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Bir Konuk Bin Konu

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTürkçe