Blog

22 Haziran 2022

Bir Konuk Bin Konu Ayşegül Çetin

Bugün 22 Haziran Dünya Yenilenebilir Enerji Günü ve biz MÜKAD Enerji Komisyonu olarak bugünü içimizden bir arkadaşımız, sevgili Ayşegül Çetin ile yer kaynaklı ısı pompalarını konuşacağımız bir söyleşi ile gündeme taşımak istiyoruz.

Dünyamızın yakın gelecek gündemine oturan iklim krizimizi en aza indirgemek için tüm dünya vatandaşları olarak pek çok şey duyuyor, okuyor ve konuşuyoruz. İmkanı ve isteği olanlarca da farklı önlemler alarak, yeni dünyaya hazırlanmaya ve iklim krizini tetikleyen karbon salımını azaltmaya çalışıyoruz. İnsanlığın bu konuya ilişkin yaptığı en kayda değer ve bilinen hazırlık, an itibarı ile karbon kaynaklı enerji kullanımının yerine yenilenebilir enerji kullanımına geçmek oldu.

Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, biokütle vb farklı yenilenebilir enerji türleri mevcut. Jeotermal enerji, dünyanın çeşitli bölgelerinde en erişilebilir olanlarından biri ancak halk arasında henüz bilinirliği düşük bir temiz enerji sistemi.

ŞÖ: Sevgili Ayşegül Hanım, siz jeotermal enerji grubunda bulunan yer kaynaklı ısı pompaları üzerinde yoğunlaşarak, çok emek harcadınız ve bu konuda uygulama yapan bir de firmanız var. Öncelikle şunu sormak isterim: Yer kaynaklı ısı pompaları ile ısınma, soğutma ve sıcak su ihtiyacımızı karşılamak istersek, ülkemiz şartlarında bu sistem ne ölçekte uygulanabilir? Hangi yapılar için bu sistem verimli olarak kullanılabilir?

AÇ: Sevgili Şebnem Hanım öncelikle temiz enerji gününde ülkemiz açısından çok önem taşıyan bir konuyu gündeme getirdiğiniz için size ve MÜKAD a çok teşekkür ediyorum. Yer kaynaklı ısı pompaları ısıtma ve soğutma açısından birçok ülkede yaygın olarak kullanılmaktaydı zaten. Ukrayna –Rusya savaşı nedeniyle ülkelerin enerjide arz güvenliğinin sağlanması konusu iklim değişikliğinin yanı sıra daha da ön plana çıkmış görünüyor. Birçok ülkede 2025 yılından başlayarak fosil yakıtlara dayalı kazan sistemlerinin kaldırılması ve izleyen yıllarda yenilenebilir enerjinin kullanımının artırılması ve en önemlisi 2050 yılında ısıtma ihtiyacının bütünüyle ısı pompasından karşılanması öngörülüyor. Ülkemizde de son yıllarda bu konuda atılan önemli adımlar var, 2023 yılından başlayarak 5000 m2’nin üzerindeki binaların neredeyse sıfır enerjili bina konseptinde yapılması zorunlu oluyor. Isı pompası da ısıtma ihtiyaçlarının karşılanmasında neredeyse sıfır enerjili bina konseptinin ayrılmaz bir parçası durumunda. Isı pompaları bildiğiniz üzere yer, hava ve su kaynaklı olmak üzere üç grupta uygulanabiliyor. Isı pompası tipi bulunulan iklim koşullarına göre değişiyor. Türkiye’yi göz önüne aldığımızda Ege, Akdeniz bölgelerinde kış aylarında sıcaklık neredeyse hiç sıfır derecenin altına düşmüyor, bu nedenle genellikle hava kaynaklı ısı pompaları bu bölgelerde daha çok tercih ediliyor. Orta Anadolu, Kuzey ve Doğu bölgelerine gidildikçe ise ısıtma ihtiyacı artıyor. Dolayısı ile iklim bölgeleri dikkate alındığında yer kaynaklı ısı pompaları daha çok bu bölgelerde kullanılıyor. Ancak Türkiye iklim değişikliği etkilerinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Bu durumda ülkemizde önümüzdeki dönemlerde ani sıcaklık değişimlerinin artacağı görülmektedir. Hava kaynaklı sistemler enerjiyi dış ortamdaki havadan aldığı için ani sıcaklık değişimlerinden etkilenmesi söz konusudur. Oysa yer kaynaklı ısı pompası sistemleri yer altındaki sabit sıcaklık değerini kullandığı için iklim değişikliğine karşı daha dirençli bir enerji sistemidir.

Yer kaynaklı ısı pompası sistem tipi seçiminde, proje alanının jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri yerin termal özelliklerini etkiledikleri için önem taşımaktadır. Eğer yeterli alan ve toprak kalınlığı varsa daha düşük maliyetli olması nedeniyle yatay borulama sistemleri tercih edilmektedir. Özellikle villa tipi uygulamalarda bunu çok yaygın olarak gözlemleyebiliyoruz. Alan kısıtlaması var ise dikey kuyu ısı değiştiricileri açılarak toprağın ısı enerjisini kullanabiliyoruz. Ya da proje alanının bulunduğu yerde önemli miktarda yeraltı suyu taşıyan kaya birimleri olabilir. Bu durumda yeraltı suyu kaynaklı ısı pompası sistem seçimi yapılabilir ve maliyet düşürülebilir. Bu nedenle bölgedeki kayaların termal özellikleri, yeraltı suyu içeriği ve yeraltı suyu akım yönleri önem taşımaktadır. Sistem tasarım aşamasında bu özelliklerin araştırılması önem taşımaktadır. Ayrıca Türkiye Avrupa ülkelerine oranla daha yüksek bir ısı akısına sahiptir. Yapılan araştırmalarda ısı akısı yüksek bölgelerde alınabilecek enerjinin yer kaynaklı ısı pompası sistemleri için açılan kuyu ısı değiştiricilerinin maliyetlerini %20-30 oranında azaltabileceği belirtilmektedir. Dolayısı ile aslında bu açıdan şanslı bir ülkeyiz. Yer kaynaklı ısı pompası sistemleri her yere kurulabilen sistemlerdir.

ŞÖ: Türkiye’de yer kaynaklı H/P sistemlerin kullanımı ile ilgili durum nedir? Bu sistemin kullanımının hangi tür binalarda daha çok tercih edildiği, hangi bölgelerimizde daha yaygın olduğu vb. konularda bir istatistiki bilgi var mıdır?

AÇ: Türkiye de 2000’li yıllarda villa tipi uygulamalar ile başlayan yer kaynaklı ısı pompası kurulumları 2019 yılı verilerine göre 109 MW’lık bir kurulu kapasiteye ulaşmış durumda. Kurulu kapasitenin yarıdan fazlasını %60 oranıyla deniz kaynaklı ısı pompası sistemleri oluşturuyor. Bu tür uygulamaları daha çok otel iklimlendirmelerinde görüyoruz. Yeraltı suyu kaynaklı ısı pompası uygulamaları ise kurulu kapasitenin %35 ini oluşturuyor ve bunlarda genellikle otel ve ofis uygulamaları kapsamında yer alıyor. Dikey ve yatay uygulamalar ise kurulu kapasitenin %4 ünü oluşturuyor ve genellikle villa, ofis ve okul uygulamalarında yaygın olarak kullanılıyor. Türkiye de il bazındaki dağılımlarına bakıldığında ise deniz kaynaklı sistemler genellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde, dikey ve yatay uygulamalar İstanbul, Ankara ve Bolu tarafında yoğunlaştığını görebilmekteyiz.

ŞÖ: Siz Hollanda’da da işiniz gereğince sıkça bulunuyor ve bu vesileyle de AB uygulamalarıyla ilgili tecrübe sahibi oluyorsunuz. Bir AB ülkesi örneği olarak orada bu sistemin kullanımı ne boyuttadır? Devlet sistemin yaygınlaştırılması ile ilgili çalışmalar yapıyor mu? Yapıyorsa nelerdir?

AÇ: Hollanda ülkemizle kıyaslandığında yeraltı suyu açısından zengin bir ülke. Dolayısıyla yeraltı suyu içeren uygulamaların daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle yer kaynaklı ısı pompalarından ziyade akiferde ısı enerji depolama uygulamaları daha fazla ve sera iklimlendirmesinde çok yaygın olarak kullanılıyor. Hollanda’da yenilenebilir enerjiye geçiş için birçok teşvik sistemi mevcut, bunlar krediler, vergi muafiyeti ve yeşil enerji fonları gibi farklı türde. Yenilenebilir enerji hibe programı mevcut. Bu programın kendi içerisinde yenilenebilir enerjiden elektrik, yenilenebilir enerjiden ısı enerjisi, düşük karbon-ısı gibi ana kategorileri mevcut. 2022 Programı 28 Haziran’da devreye girecek ve farklı süreleri içeren 5 fazda uygulanacak. Yer kaynaklı ısı pompaları, Düşük karbon –ısı ana başlığında uygulanıyor. Her türde ısı pompası için yatırım maliyetinin %30’u kadar teşvik alınabiliyor. Türkiye’den farklı olarak mülk sahipleri, konut kooperatiflerinin bir araya gelerek kurdukları birlikler var (Ev Sahipleri Birliği- Vereniging van Eigenaren). Bu birliklere de teşvik almak için başvuruda bulunulabiliyor. 2020 yılında 978 bin ısı pompası kullanımda, bunun 84 bini yer kaynaklı, diğeri hava kaynaklı ısı pompası sistemi olarak görünmektedir.

ŞÖ: Sizce ülkemizde yer kaynaklı ısı pompaları kullanımını yaygınlaştırmak için neler yapmalıyız? Şu ana kadar bu konu özelinde bizde yapılan ve faydalı olduğunu bildiğiniz herhangi bir yaklaşım var mıdır?

AÇ: Sevgili Şebnem Hanım bu konuda yapılacak çok fazla şey var aslında, yasal düzenleme ve teşvik mekanizması bunlardan en önemlisi. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimine yönelik teşviklerimiz var ancak yenilenebilir enerjiden ısı üretimine yönelik bir teşvik mekanizmamız henüz istenilen düzeye gelememiş durumda. Oysa enerji tüketimimizde binaların ısıtılması oldukça önemli bir yer tutuyor. Yenilenebilir enerji kaynak kullanım ve iklim değişikliği ile mücadeledeki hedeflerimize ulaşabilmek için mevcut bina stoğumuzun ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarının yenilenebilir enerjiden karşılanması önem taşıyor. Birçok konut doğalgaz sistemine uyumlu olarak inşa edilmiş durumda ve bu tür konutların ısı pompası sistemine geçirilmesi uygulanabilir bir yöntem. Dolayısıyla konutların gelir durumları, ısı pompası tiplerine göre teşvikler, vergi indirimleri ya da ucuz krediler verilerek temiz enerjiye geçişimiz açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir Konuk Bin Konu

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTürkçe